16 Ağustos 2017 Çarşamba

Kaşıbeyaz'ın yazarı Seda'cığım ile keyifli bir söyleşi...






Merhaba;
Bugün wattpadin fenomeni Kaşıbeyaz Akın’cığımın yazarı, kaynanacığım (Akın’dan dolayı)Seda ile keyifli bir söyleşi yapacağız hazır mısınız? Seda’cığım öncelikle söyleşi talebimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim...


1- Blog takipçilerim ve okurların için Seda Rasgele Özerbay kimdir?
İlk olarak, ben de bu güzel söyleşi teklifi için sana teşekkür ederim Yasemin’ciğim. Sevdiğim birinin sorularını yanıtlamak, ben de bir sohbet ortamındayız hissiyatı yarattı. Seda Özerbay kimdir? Sanırım en zor olan insanın kendini anlatması. Kısaca bahsetmem gerekirse; Memleketim İzmir Karşıyaka. Tahmin edeceğiniz üzere her kadın gibi yaşımı söylemekten hoşlanmadığım için, yetmişli yıllarda doğmuşum deyip geçiştireceğim Lisans eğitimimi tamamladıktan hemen sonra, Aşk’ın peşinden giderek İstanbul’a taşındım. Doğru karar vermiş olmalıyım ki şu an adı telefonumda “Love” olarak kayıtlı harika bir adamla evliyim ve iki dünya güzeli kızım var. Kalıplaşmış tabiriyle, iflah olmaz bir romantiğim.

2- Anne, eş ve yazar olarak bize bir gününü anlatır mısın?
Çok sosyal bir insan olmama rağmen aynı zamanda evcimenim. Evde vakit geçirmeyi gerçekten çok severim. Ciddi bir rahatsızlık geçirdiğim için zaten son on yıldır çalışmıyorum. Tabi iki küçük çocuğa annelik yapmak, çok genç yaştan beri iş hayatında olan biri olarak söyleyebilirim ki dünyanın en zor işi. Günlük rutinimin en keyifli zamanı, yazmaya vakit ayırdığım an.

3- Seda, iyi bir okuyucu mudur?
Gerçek anlamda iyi bir okuyucuyum. Okuma sevdasına kapılmam sanırım ortaokul yıllarına tekabül ediyor. Hakiki bir kitap kurdu olan dedem vefat ettikten sonra, onun en büyük mirası kütüphanesiyle bambaşka bir dünyanın içine düştüm. Çocuk denebilecek yaşımda, Abdülhak Hamit Tarhan’la, Tevfik Fikret’le, Nazım Hikmet’le, yani büyülü kalemleriyle, tanıştım. Tutku haline dönüşmesi ise, doksanlı yıllarda Cumhuriyet gazetesinin Perşembe günleri verdiği “Kitap” ekiyle oldu. Bütün hafta perşembeyi bekler, sonra her satırını birden fazla kere okuduğum dergide tavsiye edilen kitapları almaya çalışırdım. Öğrenci harçlığının çoğunu kitaplara yatıran bir genç kızdım. Uzun süre kitap okumadığı zaman, boşluğa düşen insanlardanım.

4-Seda’ya göre herkesin mutlaka okuması gereken 3 kitap hangileridir.
Vedat Türkali-Bir Gün Tek Başına
Turgut Özakman-Şu Çılgın Türkler
Gabriel Garcia Marquez-Yüzyıllık Yalnızlık

5- Ve Seda’nın okumaktan asla sıkılmam dediği 3 yazar var mı?
Vedat Türkali
Yaşar Kemal
Ayşe Kulin

6-Peki, Wattpad de kitap okumayı seviyor musun? Wattpad de okuyup bizlere önerebileceğin hikâye var mı?

Maalesef Wattpad’de okumaya fırsat bulamıyorum. Kütüphaneme eklediğim birkaç hikâye var ama yazmak ciddi zaman ayırmayı gerektirdiği için, vakit kalmıyor.

7- Gelelim Seda’nın yazma tutkusuna… İlk ne zaman yazmaya başladın?

1986 senesinde çocuk denecek yaşta, şiir yazmaya başladım. Çok uzun yıllar sadece şiir yazdım. Sanırım üniversite yıllarında şiirin herkes üzerinde, bendeki kadar yoğun etki bırakmadığını fark ettim. Birkaç kısa hikâye yazdım. İstanbul’a geldikten ve evlendikten sonra ilk roman denememi yaptım; fakat tam istediğim gibi olmadığından yarım bıraktım.

8- İlk yazdığın satırları hatırlıyor musun?
Elbette. Seksen altı yılının ajandası benim şiir defterimdi. Mahallenin en yakışıklı delikanlısına abayı yakıp, çocuk saflığıyla ona bir şiir yazmıştım. Gülmeyeceğinize söz verirseniz ilk kıtasını paylaşayım.
Sevdiğin sevmiyorsa
Kalbin çok kırıldıysa
Gözlerin yaşla dolsa da
Eğer seviyorsan yaşıyorsun demektir

Hâlâ aynı şeyi düşünüyorum; İnsan sevdiği sürece yaşayabilir.

9-Yazmak senin için bir tutku mu yoksa vakit geçirmek için mi?
Kesinlikle bir tutku! Sanırım yazmaya başlayan ve tadını alan herkes, bir süre sonra benim gibi düşünecektir. Okumayı seven bir insanı, nasıl kitaplardan koparamazsanız; yazmanın hazzına ulaştıktan sonra da vazgeçemiyorsunuz.

Ve gelelim yazdıklarına…
10- ‘Kalbine Sürgün ’ün’ doğuş hikâyesini anlatır mısın?
 Çok sevgili dostum Ayşegül Çiçekoğlu’nun ısrarıyla roman yazmaya başladım.  Nasıl bir konu yazacağımı bilemezken, kendim okumaktan en zevk aldığım romantik kurguları düşündüm. En sevdiklerimin, yanlış anlaşılmalardan kaynaklı aşk romanları olduğunu keşfettim. Ve uzun süren beyin jimnastiğinin sonunda Kalbine Sürgün doğdu.

11- Türkiye’de taşıyıcı annelikle ilgili yazmak seni korkuttu mu?
Elbette başta tedirgin oldum. Henüz kurguyu bilmeyen insanlardan önyargılı yorumlar da aldım. Belki de bıçak sırtı bir konuyla, roman yazmaya yeni başlamış bir insan için riskli bir tercih yaptım; fakat sağ olsunlar, o kadar güzel sözlerle beni destekleyip, hikâyeye sahip çıkanlar oldu ki ben doğru bildiğim yolda devam ettim. Elbette ilk kez bu kadar uzun bir metin yazdığım için, acemiliklerim oldu. Şu an baştan düzenleyerek, çok daha güzel bir şekilde okurlara sunmak için çalışıyorum.
12-Leyla’nın yerinde sen olsaydın ne yapardın?
Ben tabuları olmayan, hayatta her şeyin insanlar için olduğuna inanan, açık fikirli biriyim. Yine de Leyla’nın aldığı çok zor bir karardı. Ben yapabilir miydim, bilmiyorum. Sanırım yaşamadan da hiç kimse bilemez.

13-Adnan ve Meral’in aşkını yazarken sana ilham olan aşk kimindi?
İzmir’de otuz üç yıllık kapı komşumuzun aşkıydı. Birbirine değer veren, birbirini seven insanların aşkına şahit olarak yaşanan bir çocukluk ve ergenlik paha biçilemezdi.

14-Ve KAŞIBEYAZ… Bir kere yazdıklarını okuyunca iyi bir oyun bilgin olduğunu fark ettim. Yanılmıyorum değil mi? 
Yanılmıyorsun Yasemin’ciğim. Dedem zamanında İzmir’in ilk kumarhanelerinden birini işletmiş. Babam muazzam bir oyuncudur. Benim favorimse at yarışı. Sanırım insana kalıtsal olarak geçiyor.
Bende at yarışı severim zamanında çok kupon yapmışlığım var...  

15-Akın ve Hazal… Güçlü adam ile zayıf ama akıllı kadın. Bu karakterleri yazarken ilham aldığın birileri oldu mu?
Hazal karakteri için değil, fakat Akın karakteri için tanıdığım birkaç erkekten ilham aldım. Bazen bana” Bu kadar karizmatik ve kibar bir adam olur mu?” diye soruyorlar. Emin olun ki bu dünyada güzel seven adamlar var.

16- Kaşıbeyaz ne zaman final yapacak? Biraz ipucu versen bizlere…
Kaşıbeyaz’da sona yaklaşıyoruz diyebilirim. Biraz heyecan biraz ayrılık her zaman romantik bir kurgunun ayrılmazı olmuştur demekle yetineceğimJ

17 – Buradan herkese duyurmak istiyorum Seda’cığım AKIN kimin?
Ahaha! Herkes duysun ve bilsin ki Akın Yasemin’indir!

18 - Yeni kurgun Heves hayırlı olsun. Biraz anlatır mısın bize?
Çok teşekkür ederim. Tıpkı Kalbine Sürgün’deki Selim karakteri gibi kusurlu, zaafları, tutkuları olan ve bu yüzden bazen yanlışlar yapan bir kadın karakter yazmak istedim. Heves böyle doğdu. Elbette baş erkek karakterimiz de yabana atılır gibi değil. Köklü bir aile ve iki insanı birbirine bağlayan, geçmişten gelen ortak bir sır var. Ben değişik bir hikâye olacağına ve beğenileceğine eminim.

 19 – Yazdıklarınla ilgili en büyük hayalin nedir? 
Olabildiğince çok insana ulaşmak ve elbette yazdıklarımın beğenilmesi.

 20 – İlk hangi yazdığın kurgunun kitap olmasını istersin?
Kaşıbeyaz

21- Blog takipçilerime ve okuyucularına son sözün nedir…
Birbirini hiç tanımayan bir grup insan olsak da, bir noktada buluşuyoruz; Kitap sevgisi! Beni okudukları ve yazmaya devam etmemi istedikleri sürece o buluşmaya her zaman geleceğim. Öncelikle bu güzel söyleşi için seni, sonra da yazdıklarımı okunmaya değer bulan tüm kitap dostlarımı kocaman öpüyorum. Daima Aşk’la kalın!
 Sevgili Seda,
Yolun açık olsun…
Sevgiler,
Çilek Kız Yasemin,

Seninle Tek Kelime Oyununa Hazır mısın?
(Yazdığım Kelimenin Karşısına Senin için İfade Ettiği Anlamı Tek Kelime ile Yazar mısın?)

Selim  Asalet
Anne  Meral
Köşk  Leyla
Kukla  Piyon
Dost  Güven
Aşk  Kocam
Çilek  Yasemin
Akın  Karizma (Yanlış cevap doğrusu Yasemin olacak)
Kumarhane  Heyecan
Yasemin   Çilek (Yanış cevap doğrusu Akın olacak)
Kurt   Vahit
Emanet   Silah
Ceyda   Can



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder